İSİFAM Açılış Paneli
İstanbul Üniversitesi İslam İktisadı ve Finansı Uygulama ve Araştırma Merkezi, "Geçmişten Geleceğe Türkiye'de İslam İktisadı Anlayışı ve Uygulamaları" konulu bir panel düzenledi. Bu alanda dünya çapında saygın bir yere sahip iktisatçılar Prof. Dr. Sabri Orman ile Kuveyt Türk Katılım Bankası Genel Müdürü Ufuk Uyan'ın panelist olarak bulunduğu panelde, bilhassa Türkiye'nin bu konudaki tarihi tecrübesi, güncel durumu ve gelecek tasavvuru her yönüyle tartışıldı. Etkinlik, 03 Mart Cuma günü saat 14.30'da Merkezin bulunduğu Seyyid Hasan Paşa Külliyesi'nde gerçekleştirildi.
İstanbul Üniversitesi İslam İktisadı ve Finansı Uygulama ve Araştırma Merkezi (İSİFAM) müdürü Doç. Dr. Mehmet Saraç'ın selamla ve merkez hakkındaki bilgilendirme konuşmalarıyla başlayan program, İstanbul Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak'ın konuşmalarıyla devam etti.
İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mürteza Bedir'in moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Meclis Üyesi Prof. Dr. Sabri Orman da Türkiye'de İslami iktisada ilişkin akademik faaliyetlerin kaynağının 1940'lı yıllarda İstanbul Üniversitesi bünyesinde Prof Dr. Sabri Ülgener'in yaptığı çalışmalara dayandırılabileceğini ifade etti. Türkiye'de somut şekilde İslami iktisat alanını ilk gündeme getiren kişinin ise merhum Prof. Dr. Sabahattin Zaim olduğuna işaret eden Orman, ilahiyatlarda fıkıh disiplini içinde başlayan İslami iktisat çalışmalarının bugün başka birçok alanın kesiştiği interdisipliner bir şekilde yürütülmesinin önemine dikkati çekti.Orman, İslami iktisat alanında faaliyet gösterenlerin eleştiri ve inşayı birlikte yürütmeleri gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
"Mevcut iktisadi kurumlara ve bilgilere bir eleştiri getirmemiz gerekir. Ancak burada uygun, dengeli ve olgun bir tavır geliştirmemiz lazım. İnşa ise zor bir iş. İnterdisipliner olduğu için meydan okuyan bir sahadan söz ediyoruz. Dolayısıyla sağlam vasıflar seviyesine ulaşmak lazım. İslami iktisat çalışmaları yapmak için İngilizce ve Arapça bilmek asgaridir. Ayrıca arkaik doğu dillerini de bilmek lazım. O sahalara doğru vasıf yelpazesinin gelişmesi ve donanım seviyesinin yeterli hale getirilmesi gerekir." yorumunu yaptı.
Ufuk Uyan, panelde yaptığı konuşmada, dünya genelinde 50 yıllık geçmişi bulunan faizsiz bankacılığın aktif büyüklüğünün 2017 sonu itibarıyla 2 trilyon doları aşmasının beklendiğini ifade etti. Türkiye'de ise 1983 yılındaki yasal düzenlemeyle tasarruflarını faizsiz esasa göre değerlendirmek isteyenlere bu imkanın sağlandığını ve 1985 yılından itibaren özel finans kurumlarının faaliyete başladığını anlatan Uyan, bugün ülkede 5 katılım bankasının bulunduğunu dile getirdi.
Uyan, Türkiye'de yaklaşık bin şube ve 15 bin personelle hizmet veren katılım bankalarının aktif büyüklük toplamının 2016 sonunda 133 milyar liraya ulaştığı bilgisini verdi.Geçen 30 yıl boyunca katılım bankaları olarak yüzde 90'ı faizli bir sistem içinde faizsiz bir model geliştirmenin zorluklarını yaşadıklarını aktaran Uyan, şunları kaydetti:"Bu süreçte sistem bize sürekli kendini dikte etti. Örneğin 2000'li yıllarda geciken alacaklara biz gecikme cezası uygulamıyorduk. Ancak konvansiyonel bankalar temerrüt faizi uyguluyordu. O dönem gördük ki gecikmeye düşen müşterilerimiz ceza olmadığı için bize olan ödemelerini aksatmakta beis görmezken, diğer banka ödemelerine öncelik veriyor. Bu durumda sistematik olarak katılım bankaları piyasadan silinecekti. Bunun için biz de gecikme dolayısıyla oluşan masraflarımız karşılığı gecikme cezası almaya ve bunları çeşme gibi sosyal sorumluluk projelerine harcayarak bilanço dışına çıkarmaya çalıştık."
Uyan, "2017'den itibaren Kuveyt Türk olarak biriken gecikme cezalarında enflasyon farkı, avukat masrafı ve gecikmeleri takip için çalışan personel masrafı gibi masrafları çıkardıktan sonra 5 yıl içinde belirlenmiş olan cezaları iade edeceğiz." dedi. Faizsiz bankaların Türkiye'de çeşitli zorluklar yaşadığı dönemler olduğuna değinen Uyan, "2002 yılında sukuk ihracı çalışmalarına Malezya ile birlikte başlamamıza rağmen, bunu 10 yıl sonra belirli riskleri alarak ancak gerçekleştirebildik. Şu ana kadar yapılan yaklaşık 20 milyar dolarlık toplam ihraç hacmi, sistemin kaynak ihtiyacının karşılanmasında bu tür ürünlerin önemini gösteriyor." yorumunu yaptı.Katılım bankalarının tüm zorluklara rağmen sistem içinde ayrışan özelliklerini muhafaza ettiğine dile getiren Uyan, kamu otoritelerinin faizsiz finans uygulamalarının yaygınlaşması için bugün önemli birtakım adımlar attığını, bunun da sisteme yenilikler getireceğini söyledi.
Ufuk Uyan, otomatik Bireysel Emeklilik Sistemi'nde (BES) biriken kaynakların yüzde 1'inin girişim sermayesi yatırım fonuna yatırılmasının; ayrıca yüzde 10'una kadar da içinde girişim sermayesi, yatırım fonu, gayrimenkul yatırım fonu gibi fonların olduğu porföy oluşturulması şartının ortaklık ürünlerinin geliştirilmesinin önünü açacağını kaydetti.Kuveyt Türk'ün iştiraki olan KT Portföy'ün bir girişim sermayesi fonu kurarak KOBİ'lere ortaklık bazında çalışmalar yapmak üzere hazırlandığını aktaran Uyan, "Yine Kuveyt Türk olarak yeni gelen neslin kabiliyetlerine ilaveten İslam iktisadı ve finansı prensiplerine bağlı, uygun çözümler üretebilecekleri kuluçka merkezi kurma çalışmaları yürütülüyor olmasından ve kurumumuzun destek verdiği Uluslararası İslam Ekonomi ve Finansı Uygulama ve Araştırma Merkezi (İSEFAM) bünyesinde gerçekleştirilen araştırmalardan son derece umutluyum." diye konuştu.
Uyan, konvansiyonel bankaların verdiği ihtiyaç kredilerinin toplam bireysel kredilerin yüzde 50'sinden fazlasını oluşturduğuna dikkati çekerek, katılım bankalarında ise tüketici kredileri içinde yüzde 90'lık payın temel ihtiyaçlar olan konut ve araç finansmanından meydana geldiğini sözlerine ekledi.
İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mürteza Bedir'in moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Meclis Üyesi Prof. Dr. Sabri Orman da Türkiye'de İslami iktisada ilişkin akademik faaliyetlerin kaynağının 1940'lı yıllarda İstanbul Üniversitesi bünyesinde Prof Dr. Sabri Ülgener'in yaptığı çalışmalara dayandırılabileceğini ifade etti. Türkiye'de somut şekilde İslami iktisat alanını ilk gündeme getiren kişinin ise merhum Prof. Dr. Sabahattin Zaim olduğuna işaret eden Orman, ilahiyatlarda fıkıh disiplini içinde başlayan İslami iktisat çalışmalarının bugün başka birçok alanın kesiştiği interdisipliner bir şekilde yürütülmesinin önemine dikkati çekti.Orman, İslami iktisat alanında faaliyet gösterenlerin eleştiri ve inşayı birlikte yürütmeleri gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
"Mevcut iktisadi kurumlara ve bilgilere bir eleştiri getirmemiz gerekir. Ancak burada uygun, dengeli ve olgun bir tavır geliştirmemiz lazım. İnşa ise zor bir iş. İnterdisipliner olduğu için meydan okuyan bir sahadan söz ediyoruz. Dolayısıyla sağlam vasıflar seviyesine ulaşmak lazım. İslami iktisat çalışmaları yapmak için İngilizce ve Arapça bilmek asgaridir. Ayrıca arkaik doğu dillerini de bilmek lazım. O sahalara doğru vasıf yelpazesinin gelişmesi ve donanım seviyesinin yeterli hale getirilmesi gerekir." yorumunu yaptı.
Ufuk Uyan, panelde yaptığı konuşmada, dünya genelinde 50 yıllık geçmişi bulunan faizsiz bankacılığın aktif büyüklüğünün 2017 sonu itibarıyla 2 trilyon doları aşmasının beklendiğini ifade etti. Türkiye'de ise 1983 yılındaki yasal düzenlemeyle tasarruflarını faizsiz esasa göre değerlendirmek isteyenlere bu imkanın sağlandığını ve 1985 yılından itibaren özel finans kurumlarının faaliyete başladığını anlatan Uyan, bugün ülkede 5 katılım bankasının bulunduğunu dile getirdi.
Uyan, Türkiye'de yaklaşık bin şube ve 15 bin personelle hizmet veren katılım bankalarının aktif büyüklük toplamının 2016 sonunda 133 milyar liraya ulaştığı bilgisini verdi.Geçen 30 yıl boyunca katılım bankaları olarak yüzde 90'ı faizli bir sistem içinde faizsiz bir model geliştirmenin zorluklarını yaşadıklarını aktaran Uyan, şunları kaydetti:"Bu süreçte sistem bize sürekli kendini dikte etti. Örneğin 2000'li yıllarda geciken alacaklara biz gecikme cezası uygulamıyorduk. Ancak konvansiyonel bankalar temerrüt faizi uyguluyordu. O dönem gördük ki gecikmeye düşen müşterilerimiz ceza olmadığı için bize olan ödemelerini aksatmakta beis görmezken, diğer banka ödemelerine öncelik veriyor. Bu durumda sistematik olarak katılım bankaları piyasadan silinecekti. Bunun için biz de gecikme dolayısıyla oluşan masraflarımız karşılığı gecikme cezası almaya ve bunları çeşme gibi sosyal sorumluluk projelerine harcayarak bilanço dışına çıkarmaya çalıştık."
Uyan, "2017'den itibaren Kuveyt Türk olarak biriken gecikme cezalarında enflasyon farkı, avukat masrafı ve gecikmeleri takip için çalışan personel masrafı gibi masrafları çıkardıktan sonra 5 yıl içinde belirlenmiş olan cezaları iade edeceğiz." dedi. Faizsiz bankaların Türkiye'de çeşitli zorluklar yaşadığı dönemler olduğuna değinen Uyan, "2002 yılında sukuk ihracı çalışmalarına Malezya ile birlikte başlamamıza rağmen, bunu 10 yıl sonra belirli riskleri alarak ancak gerçekleştirebildik. Şu ana kadar yapılan yaklaşık 20 milyar dolarlık toplam ihraç hacmi, sistemin kaynak ihtiyacının karşılanmasında bu tür ürünlerin önemini gösteriyor." yorumunu yaptı.Katılım bankalarının tüm zorluklara rağmen sistem içinde ayrışan özelliklerini muhafaza ettiğine dile getiren Uyan, kamu otoritelerinin faizsiz finans uygulamalarının yaygınlaşması için bugün önemli birtakım adımlar attığını, bunun da sisteme yenilikler getireceğini söyledi.
Ufuk Uyan, otomatik Bireysel Emeklilik Sistemi'nde (BES) biriken kaynakların yüzde 1'inin girişim sermayesi yatırım fonuna yatırılmasının; ayrıca yüzde 10'una kadar da içinde girişim sermayesi, yatırım fonu, gayrimenkul yatırım fonu gibi fonların olduğu porföy oluşturulması şartının ortaklık ürünlerinin geliştirilmesinin önünü açacağını kaydetti.Kuveyt Türk'ün iştiraki olan KT Portföy'ün bir girişim sermayesi fonu kurarak KOBİ'lere ortaklık bazında çalışmalar yapmak üzere hazırlandığını aktaran Uyan, "Yine Kuveyt Türk olarak yeni gelen neslin kabiliyetlerine ilaveten İslam iktisadı ve finansı prensiplerine bağlı, uygun çözümler üretebilecekleri kuluçka merkezi kurma çalışmaları yürütülüyor olmasından ve kurumumuzun destek verdiği Uluslararası İslam Ekonomi ve Finansı Uygulama ve Araştırma Merkezi (İSEFAM) bünyesinde gerçekleştirilen araştırmalardan son derece umutluyum." diye konuştu.
Uyan, konvansiyonel bankaların verdiği ihtiyaç kredilerinin toplam bireysel kredilerin yüzde 50'sinden fazlasını oluşturduğuna dikkati çekerek, katılım bankalarında ise tüketici kredileri içinde yüzde 90'lık payın temel ihtiyaçlar olan konut ve araç finansmanından meydana geldiğini sözlerine ekledi.